Thursday, January 12, 2012
Sough of Soul
Eskiden insanlarımız ölümle yanyana, hatta içiçe yaşarlardı. Eskiden ölüm, küçük mezarlıklarıyla evlerimizin bahçelerine kadar sokulmuştu. Bu durum bir ihmal sonucu olmamıştı: İnsanlarımız buna, bilerek izin vermişlerdi. Hatta bu konuda ölümü teşvik etmişlerdi bile diyebiliriz. Her sokakta ahretin bir şubesi açılmıştı. Her şey belirli bir düzen içinde yürütülüyordu: Parmaklıklı pencereler, taş duvarlar, bu iş için özel olarak yetiştirilen serviler... ve her biri, temsil ettiği insana benzeyen o güzelim mezar taşları... Hayır, hiçbir şey tesedüfe bırakılmamıştı.
......
İnsanlar, ölümün görüntüsüyle böylesine samimi oldukları için hayatın anlamını bizlerden daha fazla takdir ederek yaşıyorlardı. Bizim sokakta da şöyle iki hanelik şirin bir mezarlık olsaydı... ve her gün işimize giderken kavuklu ya da sarıklı bir mezar taşıyla merhabalaşsaydık...
Coşkun ağzından Oğuz Atay
Etiketler:
ilford pan 400,
konica T3,
oğuz atay,
photograph
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment