Sunday, December 19, 2010

Hundred and Fourteen Lies



Saçma! Ben yalan dinlemesini severim. Yalan, insanın bütün diğer varlıklardan  daha üstün olduğunu gösterir. Yalan ile gerçeğe ulaşılır. Ben söylediğim için insanım. Önceden on dört hatta belki de yüz on dört kez yalan söylemeden hiçbir gerçeğe ulaşılamaz. Bu da kendince bir tür saygıdır. Oysa biz kendi beynimizi kullanarak yalan söylemesini bile beceremiyoruz. Bana kendi yarattığın bir yalanı söyle, ben de seni alnından öpeyim! Kendi uydurduğun bir yalanı söylemek, başkalarının ağzından duyduğun gerçekleri tekrarlayıp durmaktan neredeyse daha iyi sayılır. Birincisi sen bir insansın, ikincisi ise, bir papağandan farksızsın! Gerçek kaçacak değil ama yaşam durdurulabilir: Örnekleri var! Biz şimdi neyiz? Hepimiz, hiç istinasız hepimiz, bilim, gelişim, düşün, yaratı, idealler, arzular, liberalizm, mantık, deney ve bütün alanlarda, ama bütün alanlarda hâlâ hazırlık sınıfındayız! Başkasının aklıyla yaşamak hoşumuza gidiyor. Üstelik buna fena alıştık! Doğru mu? Haklı mıyım? Doğru mu?


Razumihin ağzından Dostoyevski

No comments:

Post a Comment